Maalesef göz çevresi konusunda her zaman çok büyük sorunlarım oldu. Öncelikle göz çevrem yüzüme göre daha koyu renk. Varan 1. Ergenliğimin başından beri göz altı kapatıcısı kullanıyorum, neredeyse piyasadaki her ürünü denedim, ki bu da başka bir yazının hatta yazıyı bırak başka bir blogun tek başına konusu. Evet bir gün kesinlikle şimdiye kadar denediğim göz altı kapatıcılarına özel bir blog açmalıyım. Sonralıkla bilgisayarın başında çok zaman geçirdiğim için (hangimiz geçirmiyoruz ki diyeceksiniz ama ben işim gereği neredeyse bilgisayara yapışık yaşıyorum :() göz altlarımda yavaştan torbalar oluşmaya başladı. Varan 2. Göz çevresi ürünü konusunda da son derece umutsuzum ve nedense hiçbirinin işe yarayacağına inancım yok. Son olarak da hadi desem göz çevresi kremine falan başlasam, cildim yağlı ve kremler göz çevremde beyaz yağ butonları yapıveriyor hemen. Varan 3. Dolayısıyla çok dikkatli krem ve göz altı kapatıcısı seçimi yapmak durumundayım.
Gelelim bu dikkatli seçimimi kendisinden yana kullandığım krem Clinique All About Eyes'a. Öncelikle çok hafif yapılı bir krem, suya sabuna dokunmayan cinsten diyebiliriz. Yağ butonu oluşturmuyor, göz çevresine ağır gelme olasılığı çok az, küçük yaştakilerin bile çekinmeden kullanabilecekleri bir krem.
Kötü yanı var mı peki? Olmaz mı? Bu kremin sorunu tam olarak da suya sabuna dokunmaması. Göz çevresindeki ince cildi yormuyor ama bakımına aktif olarak herhangi bir katkısı da yok. Ne morluklarımı azalttı, ne standart bir nemlendiriciden fazla nemlendirdi. İnce çizgilere zaten bir katkısı yok. Düzenli kullanımla tabii ki fark görülür ama o kadar az ki, bundan çok daha ucuz bir kremle aynı görüntüyü kolaylıkla elde edebilirsiniz.
Bunun bir de rich olanı var, onu da kullanmıştım zamanında ama 2-3 gün kullanıp fark göremeyince bırakmıştım, kendi kendine son kullanma tarihi geçmişti, naparsın cahillik işte evladım.
23 Ekim 2012 Salı
Prada Candy
Prada'nın aslında çok da yeni olmayan ama markanın parfüm konusunda politikası göz önünde bulundurulduğunda yeni sayılabilecek bir kokusu Candy. Parfüm konusunda ya hep ya hiç mantığına sahip olduğum için şişesinden bile favorilerim arasında gireceğini anlamıştım aslında. Ya hep ya hiçi açıklamak gerekirse; ya çok fresh, hafif, uçucu kokuları tercih ediyorum, ya da bol şekerli bol vanilyalı baskın kokuları, arası yok.
Ayrıca parfümde mottom: Parayla saadet olmaz! Yüzlerce lirayı bayılıp anneannem gibi kokan çok. Çok ünlü köklü markalar da hata yapıyor maalesef kızlar, atıyorum karıştırıyorlar miskle beyaz biberi, üzerine de biraz bergamut, biraz gül, ama ortaya iğrenç bir koku çıkıyor. Böyle parfümleri de sırf markasından dolayı, koku hakkında en ufak fikir yürütmeden alan o kadar çok kişi tanıyorum ki.. Tekin Acar, Sevil gibi parfümerilerin satış danışmanlarının gazına gelen bir kesim de söz konusu maalesef. Sonuçta pahalı parfüm eşit değildir iyi parfüm, bunun yanında ucuz olup, fazla bilinmeyen ama teninize şıp diye yakışacak bir sürü koku olabilir. Aramaya inanıyoruz.
Gelelim Candy'ye.. Alışıldık ferah Prada çizgisinin dışında gibi görünse de aslında adının hakkını verecek kadar baskın şekerli bir koku değil. Yine Prada'nın sadeliğini ve sofistikeliğini içeriyor. Adı şeker olmasına rağmen bir "angel" bir " lolita lempicka" beklemeyin yani. Şahsi fikrimi söyleyeyim, koku harika, genç kızlara da, yaşlı kadınlara da kim kullansa ona uyacak, ona göre şekil alacak bir koku. Yalnız benzoin içeriyor ve bunun bazı bünyelerde baş ağrısı vs yaptığını duymuştum, ona göre.
Bunun yanında Candy maalesef verilen parayı hak edecek kadar kalıcı ve farklı değil. 3-4 saatte - teninizin üzerinde kalmaya devam etmekle beraber- 1 metreden hissedilemeyecek kadar uçup gidiyor. Ben duş kremini de kullandım ve ona rağmen kalıcılığını yeterli bulmadım. Uluslararası platformlardaki yorumlar da oldukça pahalı fiyatına rağmen kalıcılığının düşük olduğu yönünde. Tabii ki pahalı parfüm kalıcı olur diye bir kanun yok ama o kadar parayı verdikten sonra buram buram kokmak istiyor işte insan. Ha, "fiyatı bana koymaz alır yıkanırım gerekirse en pahalı parfümlerlen" diyeniniz varsa, candy kesinlikle denenmesi gerekenlerin başında geliyor.
Sevgili kızlar;
Kızlar diyorum çünkü bu blogun hedef kitlesi hemcinslerim olacak. Üzgünüm beyler, belki erkek kardeşimi arada razı edebilirsem onun üzerinde denediğim bazı ürünleri de burada yazarım ama şimdilik kadınlar için üretilmiş ürünlerden devam edeceğim :)
Kozmetiksiz yaşayamadığımız bir sır değil ve oluşan devasa sektör gün geçtikçe çığrından çıkıyor, bırakın farklı markaları, aynı ürünün bile onlarca çeşidi piyasaya sürülüyor. İşte bu karmaşa içinde internet en büyük yardımcımız. Kendim için konuşursam son 1-2 yıldır aldığım neredeyse tüm kozmetik ürünlerini bir googlelatmatan almıyorum. Ben uluslararası sitelerden çok faydalanıyorum ve bir sebepten onlara erişimi olamayan bacılarım için buradayım, denediğim ürünler hakkında son derece subjektif ve kişisel görüşlerimi yazacağım. Subjektifin altını çizdim çünkü ne kadar iyi ve tecrübeli bir kozmetik tüketicisi olursak olalım, bizim fayda göremediğimiz bir üründen bir başkası mucizeler yaratabilir, tabii ki tersi de geçerli.
Ben ise çok çalışan çok gezen çok okuyan ama naparsam yapayım süsümden bakımımdan vazgeçmeyen içinizden biriyim. (Okuyucularım biraz arttığında "beni sizler yarattınız"a geçeceğim, şimdilik böyle :p)
Bloguma gelirsek, ürün resimlerini evde çekip koymayı çok zorda kalmadıkça gerekli bulmuyorum. İnternette her şeyin bol bol resmi var. Aramaya inanmak daha sağlıklı bence. Bunun yanında okuyup da "Ben de Denedim" diyenler yorum bırakmaktan kesinlikle çekinmesinler, çok mutlu olurum.
Hepinize bu çılgın kozmetik dünyasında iyi şanslar, pürüzsüz ciltler, parıldayan saçlar, kusursuz tırnaklar diliyorum.
Kızlar diyorum çünkü bu blogun hedef kitlesi hemcinslerim olacak. Üzgünüm beyler, belki erkek kardeşimi arada razı edebilirsem onun üzerinde denediğim bazı ürünleri de burada yazarım ama şimdilik kadınlar için üretilmiş ürünlerden devam edeceğim :)
Kozmetiksiz yaşayamadığımız bir sır değil ve oluşan devasa sektör gün geçtikçe çığrından çıkıyor, bırakın farklı markaları, aynı ürünün bile onlarca çeşidi piyasaya sürülüyor. İşte bu karmaşa içinde internet en büyük yardımcımız. Kendim için konuşursam son 1-2 yıldır aldığım neredeyse tüm kozmetik ürünlerini bir googlelatmatan almıyorum. Ben uluslararası sitelerden çok faydalanıyorum ve bir sebepten onlara erişimi olamayan bacılarım için buradayım, denediğim ürünler hakkında son derece subjektif ve kişisel görüşlerimi yazacağım. Subjektifin altını çizdim çünkü ne kadar iyi ve tecrübeli bir kozmetik tüketicisi olursak olalım, bizim fayda göremediğimiz bir üründen bir başkası mucizeler yaratabilir, tabii ki tersi de geçerli.
Ben ise çok çalışan çok gezen çok okuyan ama naparsam yapayım süsümden bakımımdan vazgeçmeyen içinizden biriyim. (Okuyucularım biraz arttığında "beni sizler yarattınız"a geçeceğim, şimdilik böyle :p)
Bloguma gelirsek, ürün resimlerini evde çekip koymayı çok zorda kalmadıkça gerekli bulmuyorum. İnternette her şeyin bol bol resmi var. Aramaya inanmak daha sağlıklı bence. Bunun yanında okuyup da "Ben de Denedim" diyenler yorum bırakmaktan kesinlikle çekinmesinler, çok mutlu olurum.
Hepinize bu çılgın kozmetik dünyasında iyi şanslar, pürüzsüz ciltler, parıldayan saçlar, kusursuz tırnaklar diliyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)